Salı

SEN DE BENSİZLİK VAR


Ait
olduğum yerde değilim... Ya adresi yanlış verdi düşler? Ya vardığım
yerde bir sorun var? Oysa düşler yanılmaz sevdiğim.... Demek ki; Sen’de
bir ben’sizlik var?

KADIN HAYATTIR

Hayatınız seçtiğiniz kadındır….
Zevkli bir kadına rastlarsanız, ZEVKİNİZ, 
Bilgili bir kadına rastlarsanız BİLGİNİZ, 
Zeki bir kadına rastlarsanız ZEKANIZ gelişir.
Hayat kat kattır. 
Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras , 
seyrettiğiniz manzara, 
gördüğünüz hayat 
yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır.
Hayatınız seçtiğiniz kadındır

BİR KÜTLESİ OLMALI İNSANIN

Özündeki niceliklerin ölçütünü ayarlayabilen değer yargıları… Kendine saygısını muhafaza edecek sağlam ağlardan örülmüş kozası olmalı… Aynadaki aksine bakarken saçındaki akları değil, gözbebeklerindeki kişiliğini görebilmeli… Yarın yoktur diye bu günü yaşarken, sizsiz yarınlarda, adının başına ya da sonuna eklenecek sıfatlarla anılacağını hesap edebilmeli… Kendi zekâsına güvenmeli, ama başkalarının da aklıselim olabileceğini idrak edebilmeli.

Fütursuzca yaşarken günübirlik; kitabında olmayan normların da farkında olabilmeli. Yüzüne vurulmuyorsa kusurları, tükürülmüyorsa suratına, buna değer görülmediği için olduğunu anlayabilmeli…


Bir hacmi olmalı insanın!

Boşlukları doldurabilen, “İyi ki var” dedirten… Dostlarını seçerken ve dost seçilirken; adının onunla bir anılacağını bilmeli. Balçığın içinde debelenen dostunu temize çıkartmak için; üzerine döktüğü ak sütün/yoğurdun fayda etmeyeceğini, zamanla aynı balçığa bulanacağını düşünebilmeli.

Bir çizgisi olmalı insanın!

Dümdüz ve gideceği yeri bilen azmi olmalı bir de… Eğri yolların sapa ve engebeli olduğunu kestirebilmeli. İradesi ve direnci olmalı; doğru bildiğinden ve herkesçe kabul görmüş doğrulardan şaşmayacak. Sözüne özüne güven duyulmalı her mecliste… İki kişiye söylediği sözün tutarsızlığında “Yalancı!” damgasını hayatının sonuna kadar taşıyacağını, gözlerinde mühür olarak kalacağını bilebilmeli…

Bir yüreği olmalı insanın!

“Aşk” ile “Sevgi”yi birbirinden ayırt edebilen. Aşkını bir kişiye verirken, kucak açabilmeli sevdiklerine. İki kutsal değeri ayakaltına düşürmemeli, kıymetini bilmeli her daim… Enstantane bir maceraysa yaşanan; küçük bir dikkatsizlikte, çiviyi tutan eline bir gün çekici vuracağını unutmamalı. Canı yanan sadece parmağın sahibi olmaz mı? Mekanik oyuncak sanıp, oynamamalı insan ruhlarıyla…

Bir duruşu olmalı insanın!

Sokak lambaları gibi dimdik, ışık vermeli dibine ve etrafına. Yine de ödün vermemeli mum misali kendinden. “Gurur” sözcüğünü “Onur” ile değiştirmeli lügatinden. Eğer kuralları hiçe sayıp kuralsız yaşamaksa idol, bir onurunu bir de şapkasını yanından ayırmamalı… Koltuğunun altına onurunu, başına şapkasını alıp “Eyvallah” diyebilmeli…

BODRUM

Nihayet, bahçeli bir evde oturma şansına sahip oldum.Her sabah kahvemi çiçeklerimle konuşarak içmek bana büyük bir mutluluk veriyor.Sardunyalarım,petunyalarım,hercai menekşelerim,karanfiller ve adını sayamadığım bir çok çiçeklerim.Bodrum gerçekten sihirli bir şehir,insana huzur ve mutluluk veriyor.Havasının temiz,henüz bozulmamış harika doğası ve bünyesinde barındırdığı eşsiz yabani bitkilerle adeta şifalı bir sahil kasabası.En büyük şansım ise şehir merkezine uzak olması.Mutluyum, mutlusun, mutlular.

İNSAN OLMAK

KADIN OLMAK;
Boyayla makyajla güzelleşmek değil, İç güzelliğini ortaya koyabilmektir,her erkekte bir parça bırakmak değil, bir erkekte bütün olabilmektir.
ERKEK OLMAK;
Hayatına birçok kadının girmesi değil,kaç kadını gerçekten sevdiğin ve onlara ne kadar dürüst olabildiğindir,Geniş omuzlara sahip olmaktan önce, o omuzlara yaslanacak kadar güven verdiğindir...
İNSAN OLMAK;
Kırılsanda kırmamak, almasanda vermek, üzülsende üzmemek, Tuttuğun eli bırakmamaktır...

NE ÇOK DENEDİM SENİ UNUTMAYI

Bir Bilsen Ne Çok Denedim Gecenin Koynuna
Sevdamı Bırakıp Gitmeyi ........
Bir bilsen ne çok denedim gecenin koynuna sevdamı bırakıp gitmeyi,
bir bebeği cami avlusuna bırakır gibi....
Yine de dayanamadım seni üvey yüreklere emanet etmek düşüncesine...
Kaç sefer düzenledim kendi içimde,
seni kalbimden atmak için..
Ama her gidiş aynı yöndeydi sana ulaşmak üzere...
Anladım ki gözlerim rehindi gözlerinde....
Aşkın zincirdi bileklerimde ve yüreğimde....
Oysa bir görüşlüktü yüzün yıllara yetecek kadar....
Bir dokunuşla erimek gibi imkansız,bir kıvılcımla tutuşuvermek gibi ani ;ve geçici saman alevi gibi...
Bakışlarımı kaldırmaya cesaret edememiştim hiç o son görüşü de yitirmemek adına....
Sen ise o son görüşü de yanına alıp gittin....
Ayrılığa gecikmiş mazeretler biçerken fark ettim bir yanımın uzun süredir
acımakta olduğunu...
Kendimle cenk ederken, matemi saplıyordum yeşermiş sevgilerin orta yerine....
Akacak gözyaşı olmuyorsun gözlerimde uzun zamandır.
Sanırım acıyı sen diye sevmeye başlamıştı kalbim ....
Artık isimsiz gidişlerinin dönüşünü beklemeye tahammülüm yok benim...
Sızımı bir kenara bırakıp yola düşmek zamanı geldi de geçiyor belli ki...
Şimdi siyahla kefenleyip derin kireç kuyularına atıyorum sana dair pembe düşlerimi...
......Ve senin virgüllerine meydan okuyup ,keskin bir nokta ile bitiriyorum hayatımda
“sen”le başlayan tüm cümleleri

İSTEKLERİM

İstediklerim aslında o kadar basit ki, belki de bana öyle geliyor. Yaşadığım sıkıntıları üstüne atmak değil derdim. Tam da tersi, bütün hepsini unutmak için sana koşmak istiyorum. Yangın yerine dönen şu kalbimi, aşkınla söndürmem gerek. Öyle uykusuzum ki gecelerdir, bilemezsin. Sensizliğin parçalayan ağırlığından olsa gerek, sürekli uyandığım huzursuz uykulardan, bedenim yorgun düşüyor. Sen gelsen, kafamı koyar koymaz dalıp gideceğim mutlu bir gecenin özlemini çekiyorum. Gittiğin her yerde izini sürerek, senin için delice, acınası bir hasretle ardından koşarak, hep bekleyerek, hep özleyerek geçiyor vakit. Ellerimizden kayıp giden şu zamanın geri dönüşü de yok üstelik, bundandır kavuşma telaşım.kalbimin sana ihtiyacı var.

HUYSUZ

Eve benim gibi bir huysuz az geldi,kızım tutturdu kedi diye.Kedimiz çok şirin bir o kadar da huysuz :) kucak sevmez,kafasına göre takılır,özgür ruh modundan çıkmaz.Televizyonda çizgi film izlerken kendinden geçer.O nun sayesinde evde sinek kalmadı,yakaladığı sineklerle önce oynar sonra da öldürür,önümüze bırakır.Evde en yüksek yere çıkar bize oradan bakar.İnsanlara yüksekten bakma huyumuz da yoktur ama kime çekti bu kedi bilmem ki.Laf aramızda huysuzun eve gelmesine en çok ben sevindim.Canım huysuzum iyi ki geldin

BAZEN

Bakışlarım bazen öyle boş ki,bazen hiç bir şeyi hissedemiyorum.Sanki tüm duygularım derinlere gömülmüş ve hiç çıkmayacakmış gibi.Ben nerede hata yaptım bilmiyorum.Eskiden beni mutlu eden neydi onu bile hatırlamıyorum artık. AŞK…Bu kelime içimde bir şeyler koparıyor sanki,paramparça oluyorum.Sonra o parçalar tekrar tekrar yeniden parçalanıyor.Bağırmak,haykırmak istiyorum ama kelimeler boğazımda düğümleniyor.Susuyorum,sustukça korkularım daha da büyüyor içimde.Keşkelerime bir keşke daha eklemekten korkuyorum.Ama yine de ekliyorum. Bir taraftan da rahatla boşalt içini diyorum kendi kendime.Sonra da bu hayatı bile bile kendime karşı çekilmez hale getiriyorum,yeniden.Kimsenin duymadığından emin bir halde,kendime haykırmaya devam ediyorum…

Çarşamba

ÖĞRENİYORUM

Galiba mutluluğun nasıl bir şey olduğunu öğrendim.Nasıl oldu ne zaman ve nerde oldu bilmiyorum.Nasıl olduğu da çok umurumda değil açıkçası ama tek bildiğim çok güzel olduğu 
Yıllardır farkına varmadan kendime acımayı,hayatı ertelemeyi,marifetmiş gibi hayatım boyunca yaşamışım.
Çok mutluyum bu mutluluğumu anlatacak kelime bulamıyorum.İçim çoşkuyla dolu,yarına dair korkularım yok.Yarına çıkacağımız belli mi ki korkum olsun.Ben bu günü yaşamalıyım.İşte ben bunu yeni öğrendim.Bence insanların en tehlikeli ve zararlısı bilmeden önce kendilerine sonra çevrelerine verdikleri olumsuz düşüncelerdir.Kötü niyetle yapmıyorlar belki ama sonuçları çok kötü oluyor.Ben bunu öğrendim…
Sabahları huysuzun(kedim)yavrularını seyretmek bana anlatılmaz mutluluk veriyor.Onları izlerken yaşamın ne değerli,güzel ve anlamlı olduğunu düşünüyorum.Kızımı uyurken seyrettiğimde dayanağımın ve en zor sorumluluğumun yanımda, sağlıkla olduğunu bilmek ayrı bir mutluluk.
Ve sen…Tam da her şeyi bitirmiş olduğum bir zamanda çıkageldin ve bana güzel umutlar verdin.Sonuç nasıl olur bilmiyorum ama bugün seni beklemenin,özlemenin,umutlanmamın mutluluğu bana yetiyor.Anladım ki mutlu olmak o kadar da zor değilmiş.Yeter ki mutlu olmak isteyelim.Kendimize olumsuz saçma bahanelerle kandırmayalım.Ben galiba bunu başarma yolundayım.Kendimce henüz yolun daha çok ama çok başındayım ama biliyorum ki bu düşüncelerle daha nice güzel mutlulukları yaşayacağım.Her şey çok güzel…

Salı

BUGÜN SENİ ÇOK ÖZLEDİM


Bugün en çok seni özledim


Önce rüyamda gördüm seni

Kalktığımda sen vardın aklımda

Yanımdaydın

Sanki seninle geçirecektim tüm günü

Bu sefer mutluluk verdi özlemin bana

Bütün gün sana yoğunlaştım...

Öğleye dogru acıtmaya başladı özlemin

Gülüşün aklıma gelmeye başladı....

Sonra camın önüne gittim bi sigara yaktım.....

Giderek beynimi kemirmeye başladı duygularımın karmaşıklığı

ve çaresizliğim midemi bulandırıyordu

Beklemiyordum artık aramanı

Özlüyordum işte.....

Yanımda uyumanı,doya doya gözlerini seyretmeyi istiyordum ama yoktun işte

Bugün her şeyi seninle yapmak istedim.

Bide olacakmış gibi bir sürü hayal kurdum

Onlarda mutlu eder gibi oluyor ama gerçekle yüzleşince geçiyor

işte...

Sonrada içimdeki yorgunluk ve küskünlük...

Şımarıklıktan nefret eden ben bugün seni şımartmak istedim..

Kendim için yaşayan ben bugün senin için yaşamak istedim

Bugün en çok seni özledim ben

Bütün alışkanlıklarını,ne biliyim yürüyüşünü falan göresim geldi...

Bir dokunuşunu,bir bakışını,sesini duymayı...

Seninle olmayı en çok bugün özledim ben...

DEMEDİM Mİ


Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?

Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?
Bir gün kızsan bana,

alsan başını,

yüz bin yıllık yere gitsen,

dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma,

demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,

onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?

Sen bir balıksın demedim mi?

Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,

senin duru denizin ben'im demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?

Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,

senin kolun kanadın ben'im demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,

demedim mi soğuturlar seni.

Oysa senin ateşin ben'im,

sıcaklığın ben'im demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?

Kötü huylar edinirsin demedim mi?

Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?

Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi?
Mevlana Celalettin Rumi

Perşembe

SEBZELERİM

Sebze bahçemle uğraşmaktan,çiçeklerime eskisi gibi zaman ayıramadım.Neyse ki çiçeklerim yerlerini sevdiler de sorun olmadı.Galiba bu yaz sebzelerimi kendi bahçemden  yeme şansına sahip olacağım.Domates,patlıcan,biber,fasülye,patates,havuç,soğan,maydanoz ve dereotu,marul ve salatalık ektim.Fasülyeleri duvar dibine dikmem bahçeyi daha bir genişletti.Hepside büyümeye pek hevesli :)
Bahçemin sitedeki diğer bahçelerden daha büyük olması benim için büyük bir şans :)

Çarşamba

DAMAT ADAYIMIZ

Bunlarda hergün aynı saatte kendilerini yemeğe davet eden kediler.Yeşil gözlü kedi kızımızn peşinde ama huysuz şimdilik nazlanıyor :)
Bakalım fazla naz aşık usandıracakmı :))
Gözleri şaşı bakıyor ama çok şirin

Bunlarda anne ve oğlu

HUYSUZUN KOMİK MACERALARI

Huysuzla her günümüz ayrı bir macera,bir bakarsınız ağaç tepesinden inemez beni ağaçlarda dolaştırır.Bir bakarsınız pencere üstünden insanlara tepeden bakar.Bazen de dolap üstünde söylene söylene uyur.Huysuz ama tatlı bir kedi.Sahibinemi çekmiş ne :)
İnsanlara tepeden bakmak hariç tabii ben asla yapmam öyle şey.

Salı

BİR KUTUM OLSA


Bir kutum olsa içine unutmak istediklerimi koysam.
Unutmak istediğim anıları kişileri ilişkileri kokuları doldursam.
Unutmak istediğim başlangıçları
Kalbime sığmayanları hapsetsem.
Zaaflarımı zayıflıklarımı kurtulmak istediğim eksikliklerimi yerleştirsem.
Bir kez daha yaşamaktan korktuğum acıları doldursam.
Aldanmalarımı aldatılmalarımı
Kırgınlıklarımı
Bir daha incitmesini istemediğim kişileri...
Beni ben olmaktan çıkaran şartları
Yüreğimi acıtan kötülükleri
Hepsini evet hepsini doldursam

asla açılmayacak şekilde sımsıkı kilitlesem.
Ve saklasam sakladığım yeri de unutsam hiç hatırlamasam...

BİR EŞİ OLMALI İNSANIN !


Bakarken yüreğinin kabardığı,

Gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı…

Aşık olduğu bir eşi olmalı!

Sabah gözlerini açtığında,

yanında olduğunu görüp,

Şükürler etmeli Yaradana.

Koklamalı saçlarını Uyuyan eşine şefkatle bakıp,

Usulca dokunmalı yüzüne,

Bir eşi olmalı insanın!!!

Varlığını hissedebilmek için.

Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla.

Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü…

Kramplar girmeli midesine,

Onsuzluk aklına geldikçe!

Bir eşi olmalı insanın!!!

Rüzgar onun kokusunu getirmeli,

Yağmur O’nun sesini.

Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için.

Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği.

Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi.

Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi.

Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli.

Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.

Bir eşi olmalı insanın!!!

Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini,

Tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu…

Güven duymalı, herşeyiyle.

Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli,

Tüm düşüncelerinden arınmış olarak.

Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı…

Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da…

Bir eşi olmalı insanın!!!

Sabah yolcularken işine, içi acımalı,

Daha yollarken özlemeye başlamalı.

Seni şimdiden özledim!!!

Bir eşi olmalı insanın!!!

Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla.

Gözleri yollarda kalmalı Ve kapıyı çalmadan açmalı…

SEVGİLİYE MEKTUP

Özlenen Sevgiliye Mektup!


Gittiğinden beri her şey değişti. Seni özlemenin de buruk bir tadı var. Uzun zaman dönersin diye beklemiştim ama artık vazgeçtim. Hayat devam ediyor ve ben yolumu çizmek zorundayım. Yine de bil ki, sen gelmiyorsun ya, eksiliyorum….



Özlenen Sevgiliye Mektup!

Büyük bir aşk hikayesinin baş kahramanlarıydık sanki. Son ana kadar birlikte olacağımızı sanmıştım. Hangimiz daha çok sevdi diye düşünmüyorum. İkimiz de sevmiştik, eminim. Ne kadere, ne sana söyleyecek kötü sözüm yok. Sen olmasan, kalbim bu kadar büyük bir aşkın lezzetini nasıl tadacaktı? Yaşattığın tüm duygular için teşekkür ederim.

Sevmek dediğin öğreniliyor. Yorucu ve uzun bir eğitim ama anladım ki, sevmek insanı büyütüyor. Acılardan geçmeden olgunlaşmıyor yürekler. Ayrılığın tek iyi yanı bu olmalı, keşfetmek! Kendinle yüzleşmeyi becerebilirsen, aşkın da, ayrılığın da öğretecekleri var.

Sen gittikten sonra uzun süre ne yapacağımı bilemedim. Sudan çıkmış balığa döndüm. Duvarların üstüme geldiği gece yarılarında,ağladım,ağladım... Sokaklar boyu yürüdüm. İnsanları seyrettim. Gülenler, hüzünlüler, sinirliler, hayat devam ediyordu.

Bir müddet savrulup durdum. Ne yapsam bana keyif vermiyordu. Kaç gece güneşi görmeden uyumadım. Sürekli düşünüyordum, seni, kendimi, ilişkimizi, hep bir yanım eksik kalıyordu. Televizyon seyredemez, kitap okuyamaz olmuştum. Aklımdan bir türlü çıkmıyordun.

Aklımdan ve kalbimden seni atmaya çalıştıkça, daha çok içine saplandığımı anladım. O yüzden, seni sevmeye devam ederek, tek başıma yaşamaya alışıyorum. “Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir” der ya Sezen Aksu; bence acıdan geçmeyen yürekler de çok eksiktir. Acılar büyütür, olgunlaştırır ruhları ve böyle öğrenir insanoğlu sevmeyi. Artık sensiz de yaşamayı öğrendim ama bil ki, tanıdığın bir yürekte çok özleniyorsun….

EVİM EVİM GÜZEL EVİM

Nihayet bahçemden fırsat bulup yazabiliyorum.Bahçemle uğraşmak bazı şeyleri unutturuyor insana.Diktiğim çiçekler,sebzeler büyüdükçe emeğinin boşa gitmediğini görmek güzel bir duygu.Akşamları yorgunluktan bitap düştüğümde bile yarın ki yapacağım işleri düşünürken,yorgunluğum gidiyor. Bahçemi ve evimi seviyorum.

Cuma

YAŞAYINCA ANLADIM


Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.


Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,

Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş karşılıksız aşk, okuyarak,dinleyerek değil..

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,

Aşk peşinden neden yalınayak koştuğumu anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,

Çok acıttığında anladım..

Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,

Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,

Yüreğimi eline koyduğunda anladım..

''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,

Sana ''git'' dediğimde anladım..

Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,

Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,

Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman

olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,

Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,

Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,

Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..

Sevgi emekmiş,

Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...



Can yücel

SEN SANA LAYIKSIN...

Sen Sana Layıksın---
Kendi hayatını başrolde yaşarken başkasının hayatında uvertür bir rol almak.... İnsan neden seçer ki böylesine tüketen bir varoluşu.

O ağladığın, sinirden yastıkları ısırdığın geceleri unutup dimdik, dipçik gibi durursun yine bu boş vermişliğin karşısında, sen de en az onun kadar boş vermiş bir tavır takınarak. Durursun da... be kadın bu gövde gösterisi kime? Bir kez olsun arkasına bakmadan çekip giden sen olamaz mısın? Sen hiç yok sayamaz mısın?

Neredeyse kendini harap edersin onun için. O iyi olsun, onun istediği olsun, onun morali yüksek kalsın, aman neşesi yerine gelsin, ah ayıp olmasın derken senden geriye neredeyse hiçbir şey kalmaz.

İnsan yanın hiçbir şey beklemeden yapar tüm bunları da, ego yanın umduğunu bulamadığında, ikisi çarpışır işte senin bedeninde. Sonra depremler, enkazlar… Sevdiğini kurtarırsın da kendince belki, ama sen boğulursun o derinlerde…

Peki neden boğulmayı seçersin?

Sevilmek uğruna mı? Ya da biraz olsun ilgi görebilmek? Özel olduğunu hissetmek? Ne kadar vazgeçilebilir olsan da, aslında göz nuru olduğunu görmek?

Kendine veremediğin, belki de kendinden esirgediğin her şeyi karşındakinden beklemek. Belki çocukluğundan kalma bir açlığı, bir açığı bugün doyurup kapatabileceğini sanma yanılgısı.

Ve bunun için gerekirse boğulursun da, onurunu da unutursun, hayatta duruşunu da değiştirirsin. Yeter ki sevildiğini bilesin. Yeter ki biraz ilgi göresin. En azıyla bile yetinir, kendini bu kadar muhtaç hissedersin. Kimseye çaktırmadığın zavallılığın içinde kendince gururlu bir ifade takınırsın. Nefessiz de kalırsın o küçücük an için, kurak da. Yavan da yaşarsın, yalan da…

Oysa sen de olmayanı kimse senin içine koyamaz ki. Bu sadece senin aldanışındır, senin kendini sevilmeye muhtaç sanışındır.

Oysa güzelsindir tüm çiçekler kadar, ve mutlaka sevilesi bir kalbin vardır başka kalpler tarafından. Ama çırpınmadan, telaşsız, gürültüsüz teslim olmalısın içindeki o saflığa. Önce kendini saymalı, dinlemeli, hoş tutmalı ve beslemelisin hayatla.

Bir bilsen huzurla bakan gözlerin evrenin her anını nasıl içine aldığını. Sakinliğin ve akışa teslim olmanın insanın için de nasıl da her şeyi dengeye oturttuğunu. Fethedilecek kalplerin yanı sıra senin de bir kalbin olduğunu…

Çünkü sen en çok da kendin tarafından sevilmeye layıksın…

ANILAR SECEREMİZDİR

İnsanlar doğar,büyür ve ölür.
Hayır! bu kadar kolay ve basit değil yaşamak.
İnsan, doğduğu andan,öldüğü  ana kadar milyonlarca duygusal ve fiziksel anı biriktirir.
Bunlar birleşir ve insanın kişiliğini oluşturur.Örneğin,çoğu psikolog kişisel buhranları ve depresyonları kişinin geçmişine bağlar.
Yani anılarına !
İyi anılardan iyi insanlar,kötü anılardan ise kötü insanlar çıkar.
İnsanın anıları seceresidir...Ya hep iyiye gider,ya da tam tersine...

Cumartesi

ÇEŞİTLİ DİLLERDE AŞK

Seni seviyorum demek tüm dillerde çok şiirsel ve güzel.Kimi dillerde söylenişi zor olsa da...İşte çeşitli dillerde
"Seni Seviyorum"

Arnavutça-Te dashuroj
Birmanca-Chit pa de
Çekçe-Miluji te
Endonezyaca-Saya cinta kamu
Estonyaca-Mina armastan sind
Farsça-Asheghetam
Filipince-İniibig kita
Fince-Mina rakastan sinua
Fransızca-Je t aime
Grönlandca-Asavakit
Havaii-Aloha la Au Oe
İbranice-Ani ohev otach
İngilizce-I love you
İrlandaca-Taim i ngra leat
İspanyolca-Te amo
İtalyanca-Ti amo
İzlandaca-Eg elska thig
Japonca-Ore wa omae ga suki da
Katalanca-T estim molt
Korece-Tangshin-i cho-a-yo
Korsikaca-Ti tengu cara
Letonca-Es milu tevi
Litvanyaca-Tave myliu

UZAKLARA ÇOK UZAKLARA


Kalk git diyorum içimden kendime,kalk git uzağa...Kulağındaki müzik bitene kadar yürü.Ağladığın kadar koş...Aya dokunana kadar yürü uzaklaş...Düştüğün yer yakınlarına uzak olsun.

HAYATIN BİR TILSIMI OLMALI


Bir tılsımı olmalı hayatın,vazgeçilmez bir öfke gibi,zapdedilmeyen bir aşk aranışı gibi,kaptırıp kendini şiirler yazma gibi...Yaşantının özündedir bu tılsım...Sönen tılsımlar başka tılsımları da söndürmeye dönüktür.Yanan tılsımlar başka tılsımları da parlatmaya...Yüreğin inkarı ve ihmalı yok;Aksine yumuşacık,küçümsememsiz bir kabülü var yaşanılan acının.Bakmalı ki görmeli.Gördükçe kıpırdanmalı bir şeyler.O kıpırtılara yavaş yavaş izinler verilmeli belki,yeni keşiflere çıkılmalı içerilerde ve sonra da paylaşılmalı kocaman kocaman...

Cuma

BAHÇEM 2

Bunlar çiçeklerimin bazıları,çiçekler benim için ayrı bir tutku.Uyanınca ilk işim onlara bakmak olur.Hepsi öyle güzellerki sevmemek mümkünmü...

BAHÇEM

Nihayet uğraşmalarım sonuç verdi.Taşındığımdan beri,bahçemle uğraşıyordum.Resimlerini görünce bana hak vereceksiniz.Önceki ve sonraki halleriyle sizi bahçeme gezintiye çıkarıyorum.Umarım beğenirsiniz.
Frezyam  ilk kez çiçek açtı. Şu güzelliğe bakar mısınız. Bahçemde yapacak daha çok işim var ama bu haliyle bile çok güzel oldu.

Cumartesi

SANA İNAT

Hayat her şeye rağmen çok güzel.Boş ver sevmeyenleri,sevmeyi bilmeyenleri,cesaretsiz yüreksizleri boş ver.Senin sevda korkaklarıyla işin olmaz ki,sana inat ben hala sevdamın arkasındayım.Ben hala aşığım aşka ve sana...Beni acıtarak,küstürerek,susarak,kaçarak vazgeçiremezsin aşktan.Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım.Işıl ışıl mavilikle bana gülümserken,hadi diyordu hadi yeniden tutun kendine bak ileriye...İnadına,inadına gülümse diyordu.

*