Kasım ayındayız...Havalar henüz soğumadı,kışı yaşamak istiyorum.Akşam olunca sobam yansın sıcacık evimde sobanın üstünde çayım,bir tarafında kestaneler,kedilerim sobanın yanında uyusun.Eskiden böyleydi,kedi dışında hepsini yaşadım.O zamanlar kedimiz yoktu dışarda köpeğimiz vardı.Ben hala eski zamanlarda yaşıyorum,hala bazı düşüncelerim eski insanların düşüncesi,anlayışı ve saflığı...Oysa zamana ayak uydurmak gerek derler,ben nedense henüz o kadar çabuk modern hayatı benimseyemedim ya da yaşayamıyorum...Aslında modernliği seviyorum ama yaşayamadığım için sanırım hala eskide kalmak durumunda mecbur oluyorum.Bir örnek vermek gerekirse,bazı durumlarımdan dolayı eskiyen bir eşyayı yenileyemiyorum,onu farklı hale getirip kullanmak zorundayım...Almak zorunda olduğum bir eşyayı evimdeki eşyaların rengine uydurmayı seviyorum ama en ucuzundan aldığım için istediğim renkleri yapamıyorum.Bunu üzülmek veya kendimi zor durumda olan kadın olarak düşünmeyin.Bütün bunlara rağmen ben eskiyi seviyorum.Varsın bazı eşyalarım aynı renk tonlarında olmasın,varsın eskileri kullanayım hiç üzülmüyorum.Kaç kişi huzurla,sağlıkla ve kendi ayaklarıyla ayakta kalıp hayata meydan okuyor ki? Herkeste bir mutsuzluk,huzursuzluk ve doyumsuzluk var. Oysa ben MUTLU,HUZURLU VE SAĞLIKLIYIM.Kendimi seviyor ve kendimle gurur duyuyorum ;)
Bu akşam pek bir megaloman ruh halim var gibi :D Arada böyle olmak insana güç verir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder